20 Nisan 2013 Cumartesi

İSTANBUL'UN,İKİ FİNE DİNİNG MEKANI:CHİLAİ VE SUNSET...


 Malzeme,servis hizmeti,görsel dekorasyon,fiziki lokasyon,ambiyans ve atmosferin en iyi ve en kalitelisini,ünlü şefler ve özel menüler ile sunan tabi ki pahalı mekanlara kategorik olarak gastronomi literatüründe,"Fine Dining" deniliyor.İstanbul gibi bir metropol de böyle mekanların olmaması kaçınılmaz.Şahsen Güngören veya Fatih'te ki kebapçılarıma bunların hiç birini değişmesemde,creme de la creme tabaka için karın doyurmaktan ziyade sosyalleşmek için bu mekanlar gerekli.Aynı zamanda statü sunduğu için buralarda olmak ve görülmek bazıları için çok önemli.Etkilemek istediğiniz misafiriniz için çok münasip mekanlar.Tabi ki bir o kadar da turistik yerler.Bunlardan ilki Sunset,Ulus'ta hemen Ulus Parkın alt tarafında yer alıyor.Muhteşem bir boğaz panoraması var.Grill,Sushi ve Bar olarak,1994 senesinden beri hizmet veriyor.Beyaz Türklerle beraber son zamanlarda burayı keşfeden muhafazakar burjuvazi namzetlerinin de gözdesi.İş yemekleri veya yabancı bir misafire "burasıda  var" diye göstermek harici çekilir bir mekan değil.Önden gelen zeytin yağı,beğendi,et ve sakızlı muhallebi güzeldi ama antre sıcak domates sosu,etin sosu,nar suyu ve Türk kahvesi idare etmekten dahi muaf,basbayağı kötüydü.





 Bunlardan ikincisi olan Chilai,Bebek'te,yalıdan dönüştürülen bir mekan.Angel Balık lokantaları ile aynı gruba ait.Çok ciddi  ve maliyetli bir yatırım ile hayata geçirildi.İçerisinde sanat galerisi dahi var.İç dekorasyonu lüks bir otelin lobisini andırıyor.Maalesef ruhsuz bir mekan.Menüsünde kurbağa bacağı,domuz yağı ve/veya eti ile yapılmış yemekler,balık,salatalar,burgerler ve steak var.Barı ile iddialı.Daha çok piyasa yapmak isteyen yeni yetmeler,turistler,avatar gibi gezen hatunlar geliyorlar.Sunset gibi oturmuş bir yer değil.Boğaz hemen yanı başınızdan akıp gidiyor.İskelede oturursanız muhteşem manzara sizi büyüleyecektir.Müzikleri çok iyi.Zaten geceden sonra gece klubü konseptine dikey geçiş yapıyorlar.Benim yediğim burger,eti,sosları ve soğan halkaları ile türünün iyi örneklerindendi.Dondurmalı tatlıda vasatın üzerindeydi.






ÖZ KİLİS-HER ŞEY NEFİS...



Öz Kilis diye yazarken dahi ağzım sulanıyor,resimlerine baktıkça iç çekiyorsam buranın nasıl bir mekan olduğunu sanırım tahmin edebiliyorsunuzdur.Burasını anlatmaya benim kalemim kafi gelmez.Klişe olacak ama anlatılacak değil yaşanacak bir mekan,bir gastronomi mabedi.Sahibi merhum Hacı Amca zamanından beri müdavimi ve muhibbiyimdir.Rahmetli İstanbul'a,lahmacunu ilk kez tanıştıran kişiydi.1953 yılında,Sirkeciden çıktıkları yola,Fatih'te,Hırka-i Şerif'in orada,ara bir sokakta devam ediyorlar.Gerek gazeteci,iş adamı,sporcu,siyasetçi,sanatçı meşhurlar takımından olanlar,gerek ağzının tadını bilen lezzet avcıları ve gurmeler ve ortalama vatandaşa kadar her kesimden müşteri grubu ile dolup taşan bereketli bir yerdir burası.Arabaya yer bulmak zordur,tam servis saatinde gitmiş iseniz sıra beklemeniz gerekir.Ama her türlü külfete rağmen neticede öyle bir nimet ile muhatap olursunuz ki kokusu ile dahi aşk yaşarsınız.Mevsimine göre çorba ile başlangıç yaparsınız.Yöresel Lebeniye ve Şiveydiz çorbası mutlaka denenmelidir.Şiveydiz taze soğan ve taze sarımsak ile yapıldığı için her vakit bulunmaz.Ama benim tercih ve favorim de kesinlikle Şiveydizdir.Hafta sonuna özel olarak patlıcan ve acı biber dolma kuruluğu ile çiğ köfte menüye eklenir.İçli köfte ise sürekli vardır.Lahmacun Antep ve Kilis olarak iki türlü yapılır.Antep soğansız ve maydonozludur.Kilis ise soğanlı ve rengi daha kırmızıdır.Ben Antep usulünü daha çok severim.Ama Kilis usulünü de küstürmek istemem onun için her ikisinden de yerim:)Daha evvel ikram ettikleri gavur dağı salata o kadar lezzetlidir ki aşırı talepten ücretli hale getirmek mecburiyetinde kaldılar.Siz onuda isteyin.Zaten buraya yalnız değil en az iki kişi gidin ki lezzetleri ortaya yaptırıp mümkün olduğunca fazla tadı deneyebilesiniz.Ortaya kebap olarak bu yumuşaklıkta ve nefasette hiç bir yerde yiyemeyeceğiniz Kuzu Şiş,bulgurlu ve baharatlı Oruk kebabı ve Kilis Tava söyleyin.Sadece bunların yanında gelen bulgur pilavı bile tek başına bir şahane yemektir.Biz genelde ilaveten pilav isteriz bu lezzete doyabilmek için.Kilis Tava satır kıymanın altına patlıcan dizilerek tepside fırınlanması ile yapılıyor.Kıyma ağızda dağılıyor ve yağı çekmiş patlıcan ile beraber öyle bir tat veriyorlar ki sinerji burada bir anlam buluyor.Kuzu Şişin terbiyesi çok özel,iyi dinlendirilmiş ve et çok kaliteli.Kuzu şiş adeta bir lokum.Bunları boğazınıza dizmemek için ortaya sürahide açık ayran istiyorsunuz.Zaten bir kebapçının kendine münhasır açık ayranı yok ise oradan kaçarak uzaklaşın:)Buranın ki tam olması gerektiği.Bazı mekanlar kaliteli olsun diye yoğurda çok az su katıyorlar ve hali ile yoğurt içiyor gibi oluyorsunuz.Ayrıca çok steril tatlı bir yoğurt kullanıyorlar ki oda tam bir fecaat.Burada ayran tam kıvamında ve olması gerektiği ekşilikte.Finali şerbeti,peyniri ve pişirilmesi ile yine bir ustalık eseri olan künefe ile yapıyoruz. Allah'a böyle müstesna yerleri bize bahşettiği için şükrediyor ve merhum Hacı Amca'ya da şükran ve minnet ile fatihalarımızı yolluyoruz.  













KİLİS TAVA'NIN ALTINDA Kİ PATLICAN






MİRZA KÖFTECİSİ-KÖFTELERİN EFENDİSİ...


 Mirza Köftecisi,Bayrampaşa,Yıldırım Mahallesi,Şehit Kamil Balkan Caddesi üzerinde bulunuyor.Burası daha çok muhacir vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı bir bölge.Zaten Mirza Usta ve ailesi de Kosova'lı.Köfte ve yemeklerinde bu kültürü yansıtıyor ve yaşatıyorlar.İstanbul işte bu çeşitliliği ve çoğulcu yapısı ile zenginliğini ve enerjisini sürdürüyor.Mirza Usta aynı caddede daha küçük bir dükkanda başladığı mekanı şimdiki yeni yerine taşıdı.Burası daha geniş ve ferah.Ustamıza ve ailesine daha çok yakışmış.İşin başında Mirza Usta olsa da maşallah maaile olarak eşi,2 kızı ve oğlu el birliği ile birbirlerine destek çıkıyorlar.Bu anlamda tam bir aile işletmesi.Burası köfteci olarak geçse de,günlük olarak kendilerine yaptıkları sulu ev yemeklerini de müşterilerine de sunuyorlar..Benim şansıma kuru etli,kuru fasulye vardı.Özellikle baskın ve yoğun tatları sevenler için mükemmeldi.Ayrıca çorbalar,tavalar,ciğer,et ve tatlılardan oluşan oldukça geniş ve her damağa hitap eden bir menüleri var.Yalnız isimleri ile müsemma olarak köfte konusunda çok başarılılar.Tekirdağ köftesini andıran,parmak köfteye aşina olsanız da,kuzu ve dana etinden yaptıkları sahan köfte ile körpe kuzu bağırsağı içine bastıkları et ve bol baharatlı sucuk köfte kesinlikle bir fenomen.Sahan köfte sanki biftek tadında.İlaveten içine kuru et ve kaşar koyarak farklı varyantlarını da yapıyorlar.Sucuk köfte ise bambaşka bir lezzet.Servis tabağının yanında soğan,lahana ve havuç turşusu,acılı ezme sosu ve hardal veriyorlar.Keşke tüm zahmetine rağmen hardalda ev yapımı olabilse ama hazır kullanıyorlar.Buraya özel,çok doyurucu ve leziz Kosova ekmeği ile yiyorsunuz tüm bu güzellikleri.Yine Kosova'ya özel ve hala oradan getirttikleri,Soka adındaki içi kaymak dolu acı biber turşusunu mutlaka deneyin. Ciğerden de yedim ama itiraf etmek gerekirse köfteler kadar başarılı bir performans yoktu.Yaprak kuzu ciğeri lezzetliydi,lakin ızgarada fazla beklediği için kurumuştu.Beşiktaş dedikleri tatlı ise ıslak kekli ve kremalı tadı ile bana tiramisuyu hatırlattı.Hafif ve lezzetli bir tatlı olmuş.Tüm bu lezzetlerin yanında ailenin güler yüzlü ilgisi ve sıcaklığı cabası.Fiyatlar gayet makul,lezzetler şahane.Burayı planlarınız arasına mutlaka alın.Zaten ondan sonra bir şekilde yolunuzu o tarafa düşürmenin bahanesini arar olacaksınız.Muhtemelen yakın zamanda,Balkanlarda yaşanan acılar neticesinde geldikleri İstanbul artık onlarında memleketleri.Onlara bir kültürü temsil ettikleri bu işte ve bu güzel topraklarda başarılar diliyorum.










İÇİ KAYMAK DOLU ACI BİBER TURŞUSU:SOKA

BEŞİKTAŞ TATLISI



TARİHİ SARIYER MUHALLEBİCİSİ VE BÖREK



 Tarihi Sarıyer Muhallebicisi ve Börekçisinin,İstanbul'un bir çok yerinde taklit tabelası olsa da esas yeri Sarıyer merkezde,sahile yakın kısımda yer alıyor.Buranın sahipleri çiftlik sahibi oldukları için muhallebi ve süt tatlıları ile işe başlamışken börek yapmaya da başlamışlar.İstanbul'da hala gerçek tavuk göğsünden,tavuk göğsü tatlısı yapan ender yerlerden.Vasatın üzerinde ki,böreklerini ve sütlü tatlılarını beğendim.Ama maalesef poğaça ve limonataları pek başarılı değil.Üst kattan çok güzel bir boğaz manzarası var.Üst kattaki bu masalardan birinde oturabilirseniz ayrı bir keyifte yaşayabilirsiniz. Sarıyer'e yolunuz düşerse bence böreği,Sarıyer Camisinin yanında ki orijinal börekçide tatlıyı da burada deneyin.